23 Ocak 2011 Pazar

Çok Küçük Bir Sorunum Var Arkadaş!

Ey dost!!

Bilirsin ki ben izlemeyi seven bir insanım. Ya da bilmiyorsan şimdi öğrenmiş oldun. Benim küçük sorunum da bundan ileri gelmektedir. Abi ben ne izlesem ne izlesem bilemiyorum ya. Önümde 6 tane seçenek var. Şimdi bunları sevgili okur ile paylaşıp onların fikirlerini edinmek istiyorum. Bu seçenekler; The Simpson, One Piece, Dexter, Bir Kadın Bir Erkek, The Beatles Anthology serisi, Cookie's Fortune ve Plunkett & MacLeane film ikilisi. öncelikle şunu belirtmek istiyorum. The Simpsons'ın 3. sezonunun 19. bölümüne gelmiş bulunmaktayım. Bu diziyi izlerken sezonlar arasında molalar vermek zorunda hissediyorum kendimi. Çünkü 22 sezonluk bir seriyi bitirene kadar 3242350247 tane yeni seri başlaması muhtemel. Al One Piece'den de o kadar. Bu mükemmel anime serisi ben henüz 195. bölümdeyken dizi almış başını 485'inci bölüme varmış. Bütün bunlar böyleyken şu 6 sezonluk Dexter serisine başlamamış bulunmaktayım. Bir Kadın Bir Erkek dizisini tavsiye edecek arkadaşlardan öncelikle Alt + F4 tuş kombinasyonu denemelerini rica ediyorum. Hadi onu arada çıtır çerez niyetine izleriz. Belki de en makul olanı şu iki filmi izlemek. Ben genelde filmleri 6'lı paketler halinde izlerim. Çünkü genelde filmler 700 mb boyutunda olduğu için 6 tanesini bir dvd'ye sığdırırım. (Korsana Hayır!)  Diğer filmlere baktım da izlemişim onları zaten. Hemen şu iki filmi izleyip de kurtulsam mı acaba diyorum.


bu vesile ile okuyup da anime izlemek isteyip izleyemeyen, izleyip de soğuyan arkadaşlara da Death Note'u izlemelerini tavsiye ederim. Bakın görün her animeyi izlemek isteyeceksiniz. Ayrıca izlediğiniz film olsun dizi olsun pek çok şeyden de daha kaliteli bulacaksınız. Kesinlikle tavsiye ederim.

Hazır bu konu açılmışken siyah-beyaz filmlere önyargı ile bakanlara buradan kötü sözlerimi yollamak istiyorum. Burdan size pek çok güzel siyah-beyaz film ismi sayabilirim. Elephant Man, EraserHead, Dr.Strangelove, Psycho, Rear Window, Casablanca, Ed Wood (Aksim bunu izlesin). Eminim aklıma gelmeyen pek çok siyah-beyaz film de vardır.

Böyle işte sevgili okuyan arkadaş, bana bi yardımcı ol yol göster lütfen.

BEN BU ÇAĞDAN BİR KERE DE ŞEREFİMLE GEÇECEĞİM

BEN BU ÇAĞDAN BİR KERE DE ŞEREFİMLE GEÇECEĞİM
LAZIM GELEN GÜLLERİ GÖĞSÜME GÖMMÜŞTÜM
BİRLEŞMEMİZ RADİKAL OLACAK
BEN KAN VERECEĞİM
BUNU DAHA ÇOK KÜÇÜKKEN
BİR FİLMDE GÖRMÜŞTÜM!


Ah laikse aşkımız elbet biter bir kışbaharyaz günü
Gözlerin uçurumlar kaybeder avuçlarıma
Bir çınar gövdesini bir hamle daha yayar
Üç iççbükey komodin silah çeker vurulur
Sen gidersin denklem düşer ben aşk olduğumu ağlarım
Bir kelebek konduğu yerde bir mayın olduğunu anlar.
Ben dünyaya karşı "durmak" ile meşhurum
Olma! yokluğun dudağıma laciverd lavlar bırakır
Nasıl çekip gitmiş bir şaman
Çekip gitmiş bir şaman değilse en çok
Benim gibi sonsuz bir at
Hiç konuşmuyorken de attır!

Biliyorum lir sızmıyor şakaklarımdan
Ve yüzümde şeyh çıldırtan yarıklar da yok
Annem beni hep çok sevdi kız gördüm mü ağlıyorum
Modern bir alışkanlıktır ölmek, seni doğasıya seviyorum
BEN SANA DÜZENLİ OLARAK TELEFON EDİYORUM!
Vincit omnia veritas!
Belki inanmayacaksın ama ben bu şiiri ellerimle yazıyorum sevgilim
Çünkü benim gömdüğüm kızlar ara sıra boğulur.
Ve laik aşk çarpık toplumlaştırır, doğurma ne olur.
Sirk deseler tek hırkam var, çatışmada bıraktım
Şimdi gidip Beckett okuyacağım, beni de seyret Tanrım!
Öfkemi devletle bir toprağa gömüyorum
Aklımsa çamura saplandı saplanacak
Şems çeker çıkarır kitabı havuzdan; kuru
Ertan, alsana şu tüfeği duvardan benim ellerim ıslak.

                                                                            Ah Muhsin Ünlü

6 Ocak 2011 Perşembe

sevgili küllük...

Merhaba ey ulu küllük,

şimdi bu benim "ilkimsi" yazım olduğu için biraz heyecan biraz da ne yazacağını bilememezlik var üzerimde ve ben nedense yapacak birşey olmadığı zaman penguenleri ortaya atarım.Örneğin;

- Neye içelim? Neye içelim?
- Buldum. Penguenlere içelim...

Düşünüyorum, düşünüyorum. birşey bulamıyorum. Neyse küllük seni daha fazla sıkmayayım. Elimde 3 dal sigara kalmış. Aklıma hamam böceklerini getiriyorum. Ben bir hamam böceği tanıyorum. Aslında bir tane değil. İki tane. Birinin adı Gregor Samsa. Ama konu o değil. Diğer hamamböceği. Bu benim bahsettiği hamam böceğinin önünde bir yol var. Karşısında onu tehdit eden hiçbir şey yok. Amaçsızca yürüyor. Gel gör ki bu hamam böceği bir anda dönüp başka bir yöne doğru olağanca hızıyla koşmaya başlıyor. Buraya kadar herşey normal olmasa da bir tespitim ile daha da anormal hal alıyor. Bu hamam böceği insanları ikiye ayırıyor sevgili küllük. Nasıl mı? Sadece cinsiyeti ile. Kimilerine göre bu böcekcağız bir erkek, kimisine göre ise bir dişi. İnternet ortamında araştırırsan bunu daha iyi farkedersin. Erkeklere laf sokmaya çalışan yurdum dişisi ve dişilere laf sokmaya çalışan yurdum erkeği bu konuda müthiş bir çekişme içinde. Adeta "bizim bebek erkek olacak", "bizim bebek kız olacak" şeklinde didişmeye girişen karı-koca misali. Neymiş efendim hamam böceğinin yaptığını çözersek karşı cinsi de anlarmışız. Olayları kadın-erkek çekişmesine dönüştürmek için bire bir. Facebook anasayfana bakarsan, sevgili küllük, amaçsız, kadın ile erkek arasındaki farkları anlatan bir sürü yazı bulabilirsin. Peki bu sözleri paylaşmaktaki amaç ne? Kendi cinsini övmek mi? Hiç zannetmiyorum. Baktığın zaman zaten senin cinsinden 3 milyar insan var bu dünyada. Karşı cinse birşey kanıtlamak mı? Tahminime göre bunu okuyan karşı cins "Vay be. Demek öyle. Bundan sonra kadınlara/erkeklere daha iyi davranıcam." düşüncesi ile hareket etmeye başlamayacaktır. Bu gibi davranışlar insanın kendisini yalandan tatmin etmesinden başka birşeye yaramaz. Bu tatmin insana yeter mi bilemiyorum. Belki de yeter. Ama ben yine de ilk izmariti bu gibi paylaşımlarda bulunan insanlar için üzerinde söndürüyorum sevgili küllük.



Vakit kaybetmeden ikinci sigaramı bağlıyorum can yoldaşım. Bugün sınav için okula gittim. Kahvaltı amacıyla kantinde bir masaya oturup "simit-çay yapma" işlemini gerçekleştirirken duvarda asılı olan kağıdı gördüm ve... Sanki "Kenan Komutan" beynimi işgal etmiş gibi "Olllamaaaaaz Olllamaaaaz" nidaları içinde buldum kendimi. Kağıtta 2 masa resmi. Üstünde yazan ise şu an tam hatırlamasam da, "İnsanın kalktığı yeri bırakış şekli yaşam tarzını gösterir." gibi bir yazıydı. Ben bundan ne anladım? Eğer masadan kalktıktan sonra sandalyeyi yerine sokmadan bırakırsanız çok lüks bir hayat sürüyorsunuz demektir. Sandalyeyi olduğu gibi bırakırsanız arkanızdan bir hizmetçi gelip onu mutlaka düzeltecektir. Eğer sandalyeyi yerine sokup da masadan ayrılıyorsanız, düşük bir yaşam kalitesi sürüyorsunuz ve hizmet etmeye mahkumsunuz demektir. Bu resimden bu anlamı çıkarabilen insanlar için farklı tabirler kullanılabilir ama benim için "Lütfen masadan kalktığınızda sandalyeleri eski haline getiriniz." sözü yeterliydi ve bu sözler kullanılsaydı ben bunları düşünmeyecek ve bu sigarayı içmeyecektim sevgili küllük.Bu yüzden şu elimdeki izmariti Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat kantini yöneticileri için basıyorum sevgili küllük.



Son sigaramı içmeye kıyamıyorum. Ama bir yandan da nasıl olsa sonra yine içeceğim diyerek yakıveriyorum umarsızca. Ben hayatım boyunca pek çok şehirde yaşayan insan tanıdım. Neredeyse Türkiye'nin bütün şehirlerinden bir insan tanıyorum. Bu insanların ortak bir özelliği var. Hepsinin ağzından çıkan ortak bir söz. "Biz x'liyiz, yolun ortasından yürürüz." Yandaki denklemde x yerine koyabileceğin 81 tane seçeneğin var. Hepsi de doğru. Yalnız şöyle bir durum var; Ben yayaların yolun ortasından, araçların kaldırımdan gitmesi ile ünlenmiş bir şehir duymadım hiç. En azından gittiğim şehirlerin hiçbirinde böyle bir uygulama görmedim. Bunu söyleyen arkadaşların bir diğer özelliği ise bunu söylerken saat gecenin ilerleyen saatlerinde ve yolun bomboş olduğu saatlerde söylemesi. Bu arkadaşlara Ramiz Dayı misali "Artistliğin kime yeğen" diyerek son sigaramı da üzerine basıyorum sevgili küllük.


- Çok önemsiz not: Sevgili küllük, eğer bazı arkadaşlar seni sakladığım gizli yerde bulup okuyan arkadaşlar olursa lütfen onlara çekinmeden yazılarımı eleştirebileceklerini söyler misin? Teşekkür ederim ey küllük. Öpüyorum seni. Saygılar :)

3 Ocak 2011 Pazartesi

honey, i'm home

Yoğun olmayan istekler üzerine ben de bir blog sahibi olmuş durumdayım. Vatana, millete hayırlı uğurlu ve bizi muhasır medeniyetler seviyesine ulaştıracak yazılar girmek üzere hoşgelmiş bulunmaktayım. Amin.