25 Mart 2011 Cuma

Bir Moronun Beyinler Arası Otobüs Yolculuğu

sıradan bir akşam üstüydü durağa inen moron otobüsü görünce içinden küfürü sallayıp beklemeye başladı 10 dakika sonra otobüs gelince önünde orta uzunlukta bir kuyruk oluşmuştu hafiften kaynayarak içeri girdi moron yerine oturup mp3çalarındaki şarkının bitmesini bekledikten sonra kitabını açıp okumaya başlamıştı henüz 4 5 sayfa okumuştu ki kolay dağılan dikkatini ince bir ses bozmuştu kafasını kaldırdığında onu gördü iki saattir kendin konuşuyorsun ben birşey demiyorum diye dert yandı ve uzun bir sessizlikte devam etti telefon konuşması sonra bir ara hani adam yerine koymuyorsun diyorsun ya diye bir ses işitildi telefon konuşmasını daha fazla dinlememişti moron kitabını okumaya devam ediyordu okudu okudu freuddan bıkkınlık gelince kitabı çantasına tıkıştırdı kafasını kaldırdığında o gözlerden akan yaşları gördü içinden vay son of a bitch diye geçirdi gül gibi kızı ağlattın pezevenk kızın phillip labonte gibi and i hear this calling dediğini duyar gibi oldu birden otobüsün camından kendine baktı ve sen neler yaptın son of a bitch dedi senin geçmişine sokiyim otokontrolüne sokiyim randy blythe gibi say who gives a fuck diyen diline sokiyim dedi kendisine otobüste son of a bitch diyenlere teşekkür etti kimden umursanmayı bekliyorsun sen insanların zorla görüşlerini dinlemeye zorlayamazsın kararlarını uygulatamazsın hem david hume ne demiş bir taşı 100 defa havaya atsan ve 100 defa yere düşse 101inci de yine yere düşeceğini bilemezsin nasıl böyle davranabiliyorsun sen diye uzunca bir nutuk çekti kendine telefonun diğer ucundaki beyni merak etti hemen kolayca suçlamıştı oysa onu yeterince nezaket göstermiş miydi acaba geçmişinde çok defa sırtından vurulmuş muydu yeterince ilgi göstermiş miydi sözünü zorla kabul ettirir miydi yoksa sabretme erdemine sahip miydi egosu nasıldı diğer homo sapienslerle arası nasıldı derken otobüsten indi kız geri kalan hayatında başarılar dilemişti moron ve hayatı boyunca üzdüğü tüm insanlardan özür diledi yine içinden birden başka bir beyne bağlanmaya çalıştı ulaşamadı tekrar denedi ulaşamadı her defasında beyni daha çok büyüyordu alnında damarlar belli oluyordu artık büyüdü büyüdü ve birden patlayıverdi yerlere koltuklara camlara fışkıran beyin parçalarına aldırış etmedi sevgili otobüs sakinleri

8 Mart 2011 Salı

farkındayım...

uzun yazılar yazma yeteneğim yok. varsa bile şu ana kadar ortaya çıkarabilmiş değilim. konuları sonuca bağlama yeteneğim de yok. varsa bile şu ana kadar ortaya çıkarabilmiş değilim. ama birkaç zamandır başıma gelen dolayısıyla dikkatimi çeken bir konu var. (cümle çok saçma oldu.) bizler (en azından ben) bazı insanlar için onlara yardım edebildiğimiz sürece varız. onlara destek olduğumuz sürece onların hayatındayız. onların hayatlarını kolaylaştırdığımız zaman "canım"ız. (o değil de eskiden "janims" vardı. her genç kıza illa ki birileri msnde "janims" diye hitap etmiştir.) onlara sinirlenme ve onlardan beklentide bulunma hakkımız yokken onların istediği gibi davranmak gibi zorunluluğumuz vardır. farkında olduğumuz şeyleri ortaya koymadan salak rolü yapmaya devam edersek kimsenin ruhu duymaz. eğer bizim (en azından benim) gibi içinden geçenleri dolaylı yoldan veya hiç söylememeyi değil de direk paylaşmayı ve yanlış giden şeyin düzelmesi için yıldırım çarpmasını veya gökten vahiy inmesini beklemeyen biri iseniz işiniz kötüdür sayın vatandaşlar. sonra tripcan damgası yersiniz. aman dikkat. peki neden açık konuşmak iyidir? insan bence hayatı tatmin olmak için yaşamalıdır. benim tatmin olmak için bulduğum yol ise kişilerin sana karşı davranışlarına göre senin tavırlarının değişmemesidir. kimseyi kendine rakip olarak görmemektir. ben tartışmaya kazanmak için girmem. doğruyu bulmak için girerim. sevgili aksimin tanıtım yazısında görmüştüm diyor ki kendisi beni tanımak için jehan barbur'un biyografisini okuyun. farklı birşey söyleyemem özetli birşeyler demişti kendileri. bunu kendime uyarlayacak kişi olarak oğuz atay'ı seçiyorum. belgeseli de var zaten. yarım saat benim hakkımda oğuz atay ismiyle bilgi almak istiyorsanız. buyrun kudri mercan diyerek yine sonuçsuz ve saçma bir yazıya son veriyorum. Haydi kal sağlıcakla. kendine iyi bak. üzme.

Uyarı: Çok ukalasın diyorsan başvuru alttaki yorum bölgesi

Not: çok bencilsin diyorsan başvuru alttaki yorum bölgesi.


Edit: çok anlam bozukluğu olan cümleler kurmuşum lan.derken bile anlam bozukluğu var ben napıyım.